8 Aralık 2009 Salı

BALEINES (BALİNALAR)

Ben 2009 Agustos Ayı sonunda Tadoussac-Quebec-Kanada'ya gittim. Bu dünyalar güzelini fotoğraflayabildiğime halen inanamıyorum. Şunun güzelliğine bakın. Balinaların en tatlısı, en oyuncusu. EN GÜZEL BALİNA... :)))))))





Kanada dolayısıyla Kuzey Amerika dünyanın en güzel bölgelerinden biri. Gerek bitki örtüsü, gerekse burada yaşayan canlılarıyla görülmeğe değer.


St.Lawrence Nehrinin, Atlantik Okyanusuna döküldüğü yerde oldukça fazla balina var. Ben de balinaları görmek için bu bölgeye gittim. Bunun için önce TADOUSSAC (Tadusak)'a gittik. Tadoussac balina turizminin yapıldığı, eskiden Indian (kızılderili)'lıların yaşadığı bölgede bulunan bir kasaba. Saguenay Nehrinin, St.Lawrence Nehriyle birleştiği noktada bir liman.


Tadoussac'a giderken yolda Saguenay Nehrini takip ediyoruz. Nehir üzerinde yaz olduğu için yer yer sular çekilmiş gibi. Küçük toprak birikintileri görünüyor. Bunların üzerinde de meşhur Kanada Kazları (Branta Canadensis) sürü halinde gelmiş, planktonları yiyorlar. Çok güzel manzara!..




Tadoussac'ta ilk önce Balina Müzesine gidiyoruz. Çeşitli balinaların iskeletleri var ve bunlarla ilgili bilgi veriyorlar. Çocuklar için özel bir bölüm bulunuyor. Burada hem çocuklara balinalar öğretiliyor, hem de balina resimleri yaptırılıyor. Tüm dünyadan gelen çocuk turistlerin; isimli, imzalı balina resimleri duvara asılmış.


BALİNALAR (CETACEA), içinde balinaları, yunusları, muturları barındıran memeli sınıfından bir takımdır. Balinanın biyolojik adı 'CETUS' tur.

Balinaların ön uzuvları değişerek yüzgece dönüşmüştür. Balinaları ve yunusları balıklardan şöyle ayırabiliriz: Balıkların kuyrukları diktir ve yüzerken sağdan sola hareket ettirirler.Balina ile yunusların ise kuyrukları yataydır,yüzerken de yukarıdan aşağıya hareket ettirirler.Belkemikleri insan belkemiğinin yüzerken hareket ettiği gibidir.

Balinaların hemen hemen hiç kılları yoktur. Kalın bir yağ tabakası ile soğuktan korunurlar.
90 tür balina mevcut olup, tatlısu yunusu olan 5 tür hariç, hepsi deniz ve okyanuslarda yaşarlar. ÇUBUKLU BALİNA ve DİŞLİ BALİNA olmak üzere 2 gruba ayrılırlar.Çubuklu balinalardaki çubuklar, damakta 2 sıra halinde, yüzlercesi uzun ve ince olarak asılıdır. Çubuklar kemik değil, bir boynuz maddesidir. Daha doğrusu tırnağımızda olduğu gibi, keratin denilen protein gibi bir maddeden yapılmıştır. Her çubuğun iç yüzü teldir.

Gözler kafanın her iki yanındadır. Gözyaşlar yağlı olduğundan , bu onu deniz tuzundan korur. Göz lensleri küresel olduğundan derin sularda az ışık altında odaklanmayı sağlar. Gözleri zayıf gördüğü halde, duyma yetileri çok kuvvetlidir.



Resimde bir balina fetüsü görünüyor. Balinalar da aşık olur, yavrularını doğurur, kendi sütleriyle beslerler. Su altında emme zor olacağından, 6 ay boyunca sütü yavrunun ağzına püskürtürler. Balina oburdur. Yazın günde 1 ton yiyecek yer. Ömürleri türlerine göre 50-90 yıldır.
Grup olarak yüksek zeka seviyesine sahiptirler.Akıl olarak köpek ve atla aynı seviyede düşünebiliriz. Gelişmiş beyni olan bu hayvanlar uyurlar.

Amber, en kıymetli (altın gibi) mahsüllerden biridir. Hasta İspermeçet Balinasının sindirim kanalında olan bir salgıdır. Yediği mürekkep balığının gagası sindirim kanalına çarpıp tahriş etmekte ve burada amber oluşmaktadır. Amberi balina sağken mi vücuttan atıyor,yoksa ölünün parçalanmasıyla mı oluşuyor, bu bilinmiyor.




Balina müzesindeki duvarda bulunan afiş.

Bu kadar mükemmel deniz memelilerinin durumu nedir? Şimdi ona bakalım. Bir balina gemisi günde 73-75 balina avlıyor. Yakın bir tarihteki kayıtlara göre, Antarktika'da bir tek balina avı mevsiminde 6158 Mavi balina, 17989 Fin balinası, 2108 Kambur balina, 2566 İspermeçet balinası avlanıldı. Ayrıcada Ruslar 2459 balina avladı.

NE İÇİN? Bu kadar mükemmel hayvanları; yağı, güzellik müstahzarı, merhem, sabun, margarin, şimdi de cephane endüstrisinde gliserinin imali için mi öldürüyoruz?

1946 yılında kurulan, Japonya dahil 73 üyesi bulunan Uluslararası Balina Avcılığı Komisyonu, 1986 yılında moratoryum ilan edip, AVI TAMAMEN YASAKLADI. BİLİMSEL AMAÇLI AV HARİÇ. Japonya bu istisnaya sığınıp,bilimsel avlandığını iddia ediyor. Japonya'da balina etine rağbet yok, gençler hiç yemiyor. 4000 ton et dondurulmuş bekletiliyor. Yüklü miktarda etten köpek maması yapılıyor ????


Bize özel kıyafetler verdiler, gidiyoruz. Bir taraftan da motor sesiyle onları rahatsız edebileceğimizi düşünüyorum. Şaşırdım kaldım, ama onları görmeği çok istiyorum...

Balina tehditleri: 1)Küresel balina avı endüstrisi, yüzyıllardır avlanan balinalardan, hayatta kalan son türlerini de yoketmeyi hedefliyor. Bazı türler koruma altında olduğu halde, katliam devam ediyor. 2)İnsanoğlunun neden olduğu doğa koşulları gittikçe kötüleşiyor. Çevresel tehdit, küresel ısınma, kirlilik, ozon tabakasının delinmesi, sonar silahlar, manyetik dalgalar, gemi gibi ses kaynakları doğal yaşamı etkiliyor. Balinalara ve onların besin kaynaklarına zarar veriyor.

Zodyak botla son sürat St.Lawrence Nehrinde ilerliyoruz. Adrenalin dorukta!.. Uzaklaştıkça ileride bir görüntü oluştu, galiba balinaları buluyoruz.

Öf öfff!.. Muhteşem! Çok büyük. Harikulade!... :))))))) Bu MİNK BALİNASI. Sesini duyabiliyorum...

MINKE BALİNASI (BALAENOPTERA ACUTOROSTRATA) , çubuklu balinalardandır.Sadece embriyo aşamasında dişleri vardır. Çenesinde 300 çift plaka vardır. Bu plakalar en büyüğü 30cm. olan ince dokulu saçaklı kıl görünümündediR. 2. büyük balina grubundadır. Mavi balinalarla aynı beslenirler. Plankton, küçük balık, sardalye, morina, ringa balığı yerler. Vücutlarına tek hamlede 3 oda dolusu su ve planktonları alırlar.

Üreme ilkbahara yakın, yüzeyi sıcak sularda olur. Gebelik 10-11 aydır. Yeni doğan yavru 2,8m. boyunda ve 454kg. dır. Yetişkinler 15-25m.boyunda, 9ton civarındadır. Daha da büyükleri vardır. Yüzgeçleri 8 insan bedeni boyutundadır. 50-60 yıl yaşarlar. Su üzerinden 2m.atlarlar. Çok yüksek ses çıkarırlar (152desibel). 100-200Hertz aralığında homurdanırlar. Tahmini küresel minke popülasyonu 800000'dir.

Bu harika bir mink. Rehberimiz neredeyse mavi balina kadar büyük dedi. Çok ihtişamlı geliyor. Ben bunlara kıyamam...

Balina etine talep yok :))))))) İzlanda turizm açısından, daha karlı olacağı için 6 Mink balinasını öldürmekten vazgeçti. Japonya her yıl Antarktika yakınlarında 1000'den fazla Kambur, Fin, Mink balinası avlıyor. Yasal olmayan avcılıkla bu iki katına çıkıyor. JAPONYA'DA 2007'de ÖLDÜRÜLEN, 505 MİNK BALİNASININ 267'si HAMİLEYDİ. Japonya artık bilimsel çalışmaları bahane edip balina avcılığını durdurmalı, katliamı bırakmalıdır. Antarktika sularındaki balinaları rahat bıraksınlar!.. :(((((

Ekolojik sistemin bir parçası olan balinaların yok olması, Dünya'nın hassas dengesini bozarak, insanların ödemesi gereken ağır bedel olacaktır. BEYAZADAM, SON NEHİR KURUYUP, SON BALIK ÖLÜNCE Mİ PARANIN YENİLEMEYECEK BİR MADDE OLDUĞUNU ANLAYACAKTIR?

Mink suya daldı. Balinalar memeli olduklarından hava almak için su yüzüne çıkıp, burunlarıyla karbondioksit verip, oksijen alırlar. Soluk verdiklerinde ciğerlerinden gelen ılık hava, dışarıdaki soğuk hava ile karşılaştığında 'BUHAR SÜTUNU' (BALİNA FISKİYESİ) oluştururlar. Her türün değişik fıskiyesi vardır. Balina oluşturduğu fiskiyenin suyunu burnuyla püskürtür.

Balinalar su altında diğer türlerden daha fazla kalabilirler. Çünkü 'KLEIBER YASASI'na göre hayvanın vücut kütlesi arttıkça metabolizma yavaşlar. Birim kütle başına daha az oksijen harcar. Yani balina vücudu büyük olduğundan daha az oksijen kullanıyor, daha uzun dalış süresine sahip.

Kuzey Atlantik Okyanusundayız. Okyanusta hava, ay, güneş, görsellik müthiş güzel. Ama su çok derin, simsiyah, korku verici görünüyor.


O da ne? Botun altından BELUGA geçiyor.

Yok oldu. Beluga bekliyoruz.

Sularda kıpırdanmalar var .Çok sesssssiz. Yoksa gelmiyorlarmış.



Müthiş, müthiş! DÜNYALAR GÜZELİ BELUGA!.. BALİNALARIN GÜZELİ BELUGA!.. :)))))))Aman Tanrım bu ne güzellik! Bu resmi ben mi çektim? Belle belle belle!...



BEYAZ BALİNA,BELUGA (DELPHINAPTERUS LEUCAS), balinalar takımının Monodontidae familyası içindeki tek türüdür. Latince leucas beyaz, delphin yunus, apterus yüzgeçsiz anlamına gelir. Beluga ise Rusça beyaz demektir.

Yaşam alanları Arktik ve Arktik altı denizlerdir.Kuzey kutbunda 50 derece ile 80 derece kuzey enlemleri arasında hareket ederler. Tadoussac kasabasının yakınında, St.Lawrence Nehri halici ve Saguenay Nehri fiyordu civarında yalıtılmış bir nüfusa sahiptirler. Kanada'nın kuzeyindeki Arktik Okyanus bölgesinde 28000, St.Lawrence halicinde 1000 beluga bulunmaktadır. Küresel popülasyon 100000 kadardır.

Şu akrobatik hareketlere, BOYNUna bakın. Belugalar belli bir boynu olan ve başını bir dereceye kadar döndürebilen ender balinalardandır. Boyun omurları birbirine kaynamamış olduğundan, başlarını yanlara, yukarıya kısmen oynatabilmektedirler. Sırt yüzgeçleri yoktur, aynı yerde buz ortamlara uyum için çıkıntıları vardır. Ömürleri 40 yıldır.

Belugalar; ahtapot, mürekkep balığı gibi kafadan bacaklılar ve yengeç, karides gibi kabuklularla beslenirler. Kalabalığı seven Belugalar 2-3 ile 1000 üyelik sürüler halinde gazerler. Yavrusu olan Beluga ise küçük grupla gezer.
İlkbaharda sürüler kuzey bölgelerine hareket eder; koy, sığ girintilere yerleşirler. Anne Belugalar her yıl aynı bölgeye gelir. Sonbaharda sığınak buzla dolar ve kışın buradan ayrılırlar (kışın deniz yüzeyinin %95'inden fazlası buzdur). İlerleyen buz kütlesi kıyısına yakın olmak isterler. Bir kısmı buz tutan bölgenin altında kalır ama nefes için buz yarıklarını kullanırlar. Ayrıca buz altında hapsolmuş hava kabarcıklarını kullanırlar. Buz altında yaşayıp, hava cepleri bulabilirler. Çünkü yankıyla yer belirleme yetenekleri vardır.




Belugamız suyun içine girip çıkarak oyun yapıyor. Oyuncu Belugalar suyun altında ötüşe benzer ses çıkarırlar. Bu nedenle Belugalara 'sea canary' (deniz kanaryası) da denir. Ayrıca çıtırtı, bağırtı, ıslık, çan sesi gibi sesler de çıkarırlar. 0,1-12 kHz aralığında olmak üzere 50 farklı ses kaydedilmiştir.

Yetişkin Beluga ortalama 5m. boyunda; erkek 1,5 ton, dişiler 1tondur. Yeni doğmuş olanlar 1,5m. uzunlukta, 80kg. ağırlıktadır. Gebelik 15 ay olup tek yavru dünyaya getirirler. Emzirme 2 yıldır. Doğduklarında gri olan Belugalar, büyüyünce dişilerde 7, erkeklerde 9 yaşında saf beyaz olurlar. Çenelerinin 2 yanında olmak üzere üstte 10, altta 8 dişleri vardır.

Sosyal ilişkileri anneyle yavrusu arasındadır. Hatta büyüyünce bile annelerini ziyarete giderler. Sürü değiştirebilirler.

Ekolojik dengenin parçası Belugalar, bu kadar tatlı ve güzel olduklarından zarar görmektedirler. Düşmanları KUTUP AYISI ve İNSAN.

Beluga tutsak edilen ilk balina türüdür. İlk olarak 1861'de New York'ta Barnum Müzesinde gösterilmiştir. Günümüzde Kuzey Amerika, Avrupa ve Japonya'da akvaryum, deniz yaşamı parklarında gösterilmektedirler. :(((( Rengi beyaz diye, gülümseyen yüzü var diye (yunusta gülümseme sabit,belugada ifade yelpazesi daha fazla), popüler. Yani bizim oyuncağımız. BİZİM DİLİMİZDE KONUŞAMIYOR DİYE, HAKKINI ALAMIYOR DİYE, SİZCE BU ADALET Mİ? Ayrıca da Birleşik Devletler Donanması ve Sovyetler Birliği tarafından Arktik denizlerde mayın arama için kullanılmıştır. Yani pis işlerimize onları da bulaştırıyoruz.


Öf öfff bota ve şu kuyruğa bakın. Muhteşemmm!

Arktik yerel halk Inuitler (eskimolar), yüzyılardır balina avladılar. 1994'ten beri avcılık yasak. Belugalar Tehdit Altındaki Türler'in Kırmızı Listesinde 'zarar görebilir' kategorisindeler ama yine de İnuit'ler avcılık yapıyor.


Ve Belugalar botun etrafını halka içine aldılar. Çünkü burası onların mekanı. Bizde korktuk kaçıyoruz. Umarım onları rahatsız etmemişizdir.

St.Lawrence Nehri tertemiz görünüyor ama kirlenme varmış. Hatta balinalarda kanser vakaları artmış. Ölenlerin üzerinde o kadar kirletici madde varmışki, cesetler zehirli atık kabul ediliyormuş!.. Çok yazık!.. :((((



Bu da nesi? Uzaktan bize bakanı bir insanın kafası sandım. Şu tatlılığa bakın!.. Kafayı kaldırmış, bizi izliyor. :)))))))


Gittikçe sayıları artıyor. İlerde yüzlercesi var.

BOZ FOK (HALICHOERUS GRYPUS), fokgiller familyasından (phocidae)'dır. Kuzey Atlantik kıyılarında yaşar. Bayağı Foktan (phoca vitulina)'tan daha cüsselidir. Bayağı fokun kafası yuvarlak, bunun ise sivridir. Erkekler koyu gri zemin üzerine açık renk lekeli, dişiler ise gümüş gri zemin üzerine koyu lekelidir. Yavrular beyaz doğar ama 5 hafta sonra normal rengini alır. Erkekler genelde 230cm. boyunda, 220kg. ağırlığındadır. İçlerinde 3m.boyunda, 300kg. olanları da vardır. Dişiler ise 180cm. boyunda, 150 kg. ağırlıklarındadır.

Foklar oburdur. Balık, kalamar, kabukluları yerler. Hatta bazen o kadar çok yerlerki, bu durum balıkçılarla aralarında sorun olur. Hah haaa!.



Fokların deniz memelilerinden farklı olarak postlarını değiştirmek ve üremek için karaya çıkmaları gerekir. Tabi o zaman da olan olur. Derisinin altındaki yağa ve postuna göz koyan aç gözlü insanoğlu karşısında...

Boz Foklar; Kanada'nın Labrador sahillerinde, İskoçya'da (dünya popülasyononun %36'sı); Baltık Denizi, İsveç, Finlandiya; İzlanda, Büyük Britanya Adasında yaşamaktadırlar.

FOKLARIN SOYU TÜKENMEKTE... :(((( Anlaşmalarla bazı bölgelerde Fok avı yasaklandığı halde, bugün bünyamızda bazı bölgelerde, yine de Fok İşkencesi, pardon Fok Avı yapılmaktadır. Neden öldürüyoruz? Sosyeteye kürk için.

Geri dönüyoruz. O da ne? İlerde bir Mink atladı. Bu Minkin adı Lucca. Lucca muhteşem. Üzerinde çip var. Avlanırken atlayan tek mink. En az 2m. atladı. Her şey bir anda oldu. Baktığım an atladı ve suya girdi. Fotoğrafını ancak bu kadar çekebildim.


Muhteşem Lucca!.. Yakışıklı, güçlü LUCCA!.. :)))))

Lucca uzakta kaldı. Dönüyoruz.



Kuzey Atlantik Okyanusu, Balinalar, Foklar, Lucca, Dünyamız çok güzel... Kendimize ve Dünyamıza iyi bakalım. Küresel Isınmaya neden olursak, Ekolojik Dengeyi bozarsak, BALİNALARI YOK EDERSEK; RUHUMUZU VE GERÇEKTEN KENDİMİZİ YOK EDECEĞİZ. Onun için Dünyanın neresinde olursak olalım, bir Dünyalı olarak kendimize düşenleri yapalım. Ben 1 kişiyim demeyin. 1'ler birleşiyor 6,6milyar oluyor.

Tadoussac uzaktan göründü. Buraya geldiğime çok memnunum. İyiki geldim. Tamamen anladım. Dünyada sadece biz varız, diyemeyiz. Okyanusun altında, karada ve havada (kuşlar) farklı hayatlar var. Ve zincirleme iç içeyiz. Birbirimize muhtacız. Onun için tüm canlılar (insanoğlu,hayvanlar,bitkiler) beraber, barış içinde, dostça yaşamalıyız. Dünya o zaman daha güzel, her şeyden önemlisi var olur!..

23 Kasım 2009 Pazartesi

HAKAN PAPAGAN


İşte bu benim meşhur Hakan'ım. Aşkım, canım, bitanem deyince hemen koşar, gelir. Çok akıllıdır. Türkçeyi çok iyi bilir. Canı isteyince konuşur, ''bana fıstık ver, lütfen'' der. Kızıncada benimle kavga eder. Hiçbir şeyi zorla yaptıramazsınız. Gerçekten çok zekidir. Benim en iyi dostumdur.



Bunun kadar tatlısı var mı? Benim tatlımmm!..


Bu gül benim için. Vazodan gülü kaçırmış, bana getirdi.


Papağanlar, papağansılar (psittaci formes) takımını oluşturan kıvrık gagalı, etli ve kalın dilli, parlak tüylü, sıcak yerlerde yaşayan kuş türleridir. PAPAĞANLAR KUŞLAR İÇİNDE BEYİN ORGANİZASYONU EN İYİ GELİŞMİŞ CANLILARDIR. Sebep-sonuç ilişkisi kurabilirler.
Papağanlar, çok kuvvetli hafızaları sayesinde öğrendikleri sözcükleri tekrar ederler. Erkekleri dişilerinden daha iyi konuşur. Memeliler gibi mükafaat beklemez, cezadan da anlamazlar. Bu nedenle eğitimleri sabır işidir.

En iyi konuşma yeteneği olan kuşlar sırasıyla; Jako, Amazon, Muhabbet Kuşu, Lori, Kakadu ve Ara papağanlarıdır.


Arkadaş canlısı, küstah, alaycı papağanlar tarihte de yalnızlık çeken denizcilere arkadaş olmuşlardır. Roma'da Neron zamanında papağanlar, gümüş kafeslerde ve kaplumbağa kabukları içinde besleniyordu.







Papağanların ayakları kısa olup, 2 arkada 2 önde 4 parmağa sahiptirler. Gagalarını 3üncü bir ayak gibi kullanırlar. Üst gagaları hareketli olup, alt gagalarını yiyecekler için tabla gibi kullanırlar. Kalın ve etli dilleri aynı zamanda dokunma görevi de yapar.




















Bu arada Hakan'ın uykusu geldi. Biraz sonra kafasını arkaya dönüp, tüylerinin arasına koyarak kuğu gibi uyuyacak. İyi şekerlemeler...



Hakan balkonumdaki kuşları kıskanıp kavga edince diyorumki ''Sen basit bir kuş değilsin, çok özelsin, çünkü sen PAPAGANSIN''. Hemen havaya girip, mağrur bir şekilde kafasını havaya dikip ''ciiik'' diyor.




Güzeller güzeli papağanım HAKAN. AMAZON PAPAĞANI. Gerçek Papağanlar: (Psittacinae). Küt kuyruklular: (Psittacini).

RED-LORED AMAZON. AMAZONA AUTUMNALİS AUTUMNALİS. Türkçe:Sarı yanaklı Amazon.

Meksika'dan Kuzey Brezilya'ya kadar olan bölgede balta girmemiş ormanlarda, seyrek ağaçlı ormanlarda, su kenarlarında yaşarlar. Uzunlukları 35 cm.dir.



Şu tatlılığa bakın. Kıpırdamadan ölçüm sonucunu bekliyor. Hakan'ı ölçtüm. 36 cm. Zayıf ama uzun boylu.

Amazonlar genelde çift ve grup halinde ormanlarda çığlık çığlığa uçarlar. Birbirine çok bağlı çiftler sürü halinde yaşarlar. Sallapati yürürler, ama iyi tırmanıcıdırlar.



Ana renkleri yeşildir. Hakan, Red-Lored Amazon papağan olduğundan burnunun üstü kafasına kadar kırmızı, kafasının en üstünde hafif mavilik var. Yanaklarıda sarı. Genelde sarı-kırmızı hakim. Hakan'ın Doktoru (benim sevgili öğrencim) Alper Bey, bu renklerinden ötürü ona ''Galatasaray'' demeyi öğretti. Balkona çıkıp yoldan geçen öğrencilere 'Galatasaray' deyip, bağırıyor. Eeee doğuştan fanatik.

Bizi diğer futbol takımları hoşgörsün. Dünya bizim, yeryüzü hepimizin annesi, bütün insanlar eşittir. Ve futbol takımımız, Türk Milli Takımı!..



Hakan meyve çok yer. Favorisi yazın karpuz ve çekirdekleri, kışın da portakal,mandalina ve limon. Tabi muzu da çok sever.



Hakan kışın ılık, limonlu, doğal meyve çayı içiyor. Tabi içinden çıkan limonları yemek de en büyük favorisi.



Hakan'ın en ennnn sevdiği yiyeceği. 7 tahıllı, cevizli, ay çekirdekli, kabak çekirdekli, Organic Maple Strup (Akçaağaç şurubu)' lu benim evde yaptığım ekmek. Hakan bu ekmek uğruna çok sevdiği Hamsiden bile vazgeçebiliyor.

Amazona Autumnalis yani Hakan hem etobur, hem de otoburdur. Doğal ortamlarında palmiye meyvelerini, olgunlaşma evreleri içinde, değişik dönemlerde tüketirler. Grup halinde yiyecek ararlar. Geniş meyve ekim alanlarında (özellikle portakal), bazen 5000 kişilik gruplar halinde görünürler.


Hakan yağsız, peynirsiz, sebzeli gözleme yiyor. Aslında her öğlen pişmiş yağsız et veya köfte yemeği seviyor. Ama bu aralar çok yediğinden, bugün sebze yiyecek. Papağanınıza sütlü ürünler vermeyiniz. Onların sindirim sistemleri sütlü ürünleri öğütmeye programlı değildir.

Papağanlar sabah ve akşam olmak üzere günde 2 kez yem arayışına çıkarlar.




Hakan yemekten sonra odasına gidip, yükseklerde dinlenmeye çekildi. Odasını ve mobilyalarını çok seviyor.. Kendi odası, istediğini yapar. Nasıl olsa benim mobilyalarıma karışmıyor, sınırlarımızı biliyoruz! Hah haaa!.. Odasında özgürdür.

Papağanlar, 2 yemek aralığında kalan zamanda, uyku ve dinlenme için, yüksek ağaç tepelerine çıkarlar. Yerde yem aramazlar. Tohum ve çiçekler için ağaç tepelerinde bulunurlar. Yere su ve topraktan mineral almak için inerler. Amazonlar çok fazla meyve yediklerinden, diğer papağanlara göre az susarlar.

Hakan yere inmiyor. İndiğinde ise gizlice çiceklerimin topraklarını yiyor. Kızdığımı biliyor ama beni takmıyor. Çiçeğin yanına alarm kurdum. Hakan bunu anladı. Parmaklarının ucunda, sessizce gelip yıne toprakları yiyor. Ona özel toprak aldım, ama o doğadaki toprağı istiyor. Haklı değil mi?


Hakan'la tanışmamız şöyle oldu: Evimizde oğluma ait Jako papağanımız Paşa aniden öldü. Ben çok üzgün, yaslardaydım. Kızım beni neşelendirmek için dışarı çıkardı. Hakan bu arada birçok insanla kavga edip, saldırarak el ve yüzlerinden kan getiriyordu. Emanetçi sahibi, Hakan'ı insanlardan uzaklaştırmaya çalışıyordu. Ben ''ne vahşi, kötü bir kuş'' diye düşünürken, Hakan o kadar insan içinde uçup omzuma konmaz mı? ''Aman kıpırdamayın, çok vahşi'' dediler. Ne kıpırdaması, ben korkudan tiril tiril titriyorum. Hakan sürekli omzumda gezip, sürekli beni kokluyor, kulaklarımla oynuyordu. Ben ise neredeyse bayılacaktım. Ve mucize gibi yanağımı öptü, bana dönüp ''Gökan'' dedi. Gelip omzumdan aldılar. Çok ağladı, feryatlar etti. Çok net olarak aynen şöyle dedi: ''Gökan lütfen gitme, bana fıstık ver lütfen, Gökan gitme.'' Şok oldum. Bana ''ya papağanı alın, ya da gidin, papağanımızı rahatsız ediyorsunuz'' dediler. Sesi kulaklarımdan 1 gün çıkmadı. Ertesi gün görmeğe gittiğimde yine aynı şeyleri söyledi ve feryatlar etti. Tüm ailem, alırsam aileden atılacağımı, deli olduğumu söyledi. Ama ben dinlemedim, onu çok zeki ve akıllı buldum. Ayrıca da beni bu kadar sevmesi hoşuma gitti. Onu ve çok kıymetli, feryatlarla istediği kafesini aldım, eve getirdim. İstanbul'dan Ankara'ya geliş tarihi 14 Şubatı, doğum günü ilan ettim. Yani doğum tarihi 14.02.1997 oldu. Sevgililer gününde bana gelen Hakan'la 2002'den beri beraberiz. Birbirimizi çok seviyoruz, mutluyuz ve dostuz. Hitap şeklimiz de tabiki 'Gökan'' ve ''Hakan''.

Ben hayvanların doğal ortamından koparılmasına ve satılmasına şiddetle karşıyım. Hayvanlar ve papağanlar bizim süslerimiz, oyuncaklarımız değildir. Hayvanları zorla doğal ortamından koparmak, satmak, doğal dengeyi bozmak bir insanlık suçudur.

Ben Hakan'ı seçmedim. O beni seçti. Onu almasaydım, mutsuz olacaktı. Kimbilir nasıl bir insanın yanında olurdu. Hakan zeki olduğu kadar da çok hassastır. Ve onu çok seviyorum. Açlıktan öleceğimi bilsem yine de onu satmam, atmam. O benimle mutlu. Özel odası bile var. Eminim beni, ilk sahibinin oğlu İstanbul'daki Gökan'dan daha fazla seviyor. Tabi Gökan ve ailesi de bunu çok seviyorlardı. Ayrıca biraz eğittiler de. Onlara bu nedenlerle teşekkür ederim. 1-2 kez aramış, aracı kişiden Hakan'ı sormuşlar. İyi olduğunu duyunca aramayı bıraktılar. Onları isim değiştirmeme ve evde serbest dolaşma konusunda ısrarları için çok taktir ediyorum. Ben insan ve hayvanların istekleri dışında isim değiştirilmelerine karşıyım. Ayrıca da kafeste hayvan bakılmasına şiddetle karşıyım. Hakan'ın kafesi daima açıktır. Kafesini sadece beslenme-uyku(isterse) ve tuvalet için kullanıyor.



Red-Lored Amazon papağanların dişileri 2-4 yumurta yapar. Yavrular 65 gün beslenir. Kuluçka için Ekim aylarında ağaçların ve kıyıların oyukları kullanılır. Mevcut oyuk, erkek tarafından daha da oyulup uygun hale getirilir. Sonra erkek Amazon, yuvanın önünde kanatlarını açıp bekler. Böylece eşini, yavrularını her türlü tehlikeden ve yağmurdan korur.Amazonlarda birçok tür monogam yani tek eşlidir. Sürü halinde yaşar, yemlenirler. Türlerin fazla olduğu dönemde, 30000 çift kuşun birarda sorunsuz yemlenip, dinlenebildiği görülmüştür. Genellikle eşlerin yanında 3 tane yavru gezer. Amazonlar yavrularına, bir sonraki yavru dönemine kadar bakarlar.

Amazonların doğal ortamdaki düşmanları, serçeye benzeyen Mimus Polyglottos adlı kuş, yılan, kertenkele, fare ve yırtıcı kuşlar. Ayrıca son zamanlarda Güney Amerika'da yaygınlaşan arı türleri.

AMAZONLARIN ömürleri 50 yılın üzerindedir. Ama bazı türlerinin NESLİ TÜKENMEK ÜZEREDİR. Adalarda ve Güney Amerika'da yaşayan Amazon türlerinin NESLİ TÜKENMEKTE OLUP, KALANLAR DA TEHDİT ALTINDADIR. Nedeni: İNSANLARIN AMAZON YERLEŞİM ALANLARINI İŞGAL ETMESİ VE DOĞAL DENGEYİ BOZMASI.

Amazonlar geniş ormanlık alanlara ihtiyaç duyarlar. İnsan eli değmesiyle değişime giren ormanlarda, GIDA SIKINTISI ve YUVA KURMA SORUNU yaşanmaktadır. Amazonların nesillerinin tükenmesinin en önemli nedenlerinden biri YAKALANIP MODERN DÜNYAYA YOLLANMALARIdır. 1980'li yıllarda St.Lucia bölgesindeki Mavi Maskeli Amazonlar kaçak yollarla gönderilmiştir. Yine 1984-1987 yılları arasında sadece Almanya'ya 25000 adet Mavi Alınlı Amazon yollanmıştır. Ve denetimler bütün bunların önüne geçememiştir.

Ayrıca tarla, ekim alanları açısından yerliler zarar görmekte ve Amazonları avlamaktadırlar. Bazı yerlerde de Amazonlar besin maddesi sayılmaktadır. KORKUUUNÇ! Tüylerinin özel törenlerde kullanımı için de avlanma yapılmaktadır. YAZIKLAR OLSUN!

Amazonlar doğal afetlerle de tükenmektedir. 1979'da David Fırtınası ve 1989'da Porto Rico'daki Hugo Fırtınası büyük yıkımlara yol açmıştır. Nadir bulunan Porto Rico Amazonlarının sayısı, 23 serbest yaşayan olarak belirlenmiştir.

NE YAZIKKİ TÜM BU NEDENLERDEN AMAZONLARIN NESLİ TÜKENMEKTEDİR. Doğanın bize armağanı olan Harika Amazonlara iyi bakıp onları korumalıyız.

''Yeryüzü bize atalarımızdan miras kalmadı, çocuklarımızdan ödünç aldık.'' (Kızılderili Atasözü) O halde yerküremizi, doğamızı koruyalım.

''Yanlışı gören ve önlemek için elini uzatmayan, yanlışı yapan kadar suçludur.'' (Kızılderili Atasözü)
Doğayı, bitkileri, hayvanları korumak için elimizden geleni yapalım. Lütfen parayla hayvan satın almayalım! Kişilerden ve bakım evlerinden alalım. Hayvanla yaşamak büyük mutluluk, belki de hayvanınız için iyiliktir. Ama unutmayalım, doğal ortamlarından sökülüp getirilen bu hayvanların ticareti insanlık suçudur.

''Gözlerde yaş yoksa, ruh gökkuşağına sahip olamaz.'' (Kızılderili Atasözü)
Duyarlı ol ,haris olma. Doğaya iyi davran, gökkuşağı senindir.

''Herşey halkadır. Her birimiz kendi hareketlerimizden sorumluyuz. Hepsi döner dolaşır, bize geri gelir.'' (Kızılderili Atasözü)

Doğaya yaptıklarımız bize geri dönecektir. Ona , hayvanlara iyi davranırsak doğa dengesini kurar, mükafaat olarak geri döner. Kötü davranırsak doğa bize ceza verecektir.



Şu güzelliğe bakın. Hakan vazoların arasında dolaşıp oyun oynuyor. Çok beceriklidir, hiçbir şeyi kırmaz. Eve zarar vermiyor. Canı sıkılınca tiz, vahşi sesler çıkarır. Bunun için evin her yerinde oynamasına izin veriyorum. Hem burası onun da evi. Sadece eve çocuk geldiğinde onu ayrı odaya alıyorum. Nedense çocuklardan nefret ediyor. Hem onlarla oynamak istiyor, hem de düşman. Hatta sokaktan geçen çocuklara ''çocuklar'' diye bağırıp onlarla kavga ediyor. Bence onları seviyor, ama kendini de çocuk görüp kıskançlık yapıyor. Bir de oğlum ve kızımla asla anlaşamıyor. Onları seviyor ama malum rekabet durumları. Kendisi erkek olduğundan bayanların sevgi gösterisine karşılık veriyor, ama erkeklere kızıyor.


Becerikli Hakan kendi işini, kendi görüyor. Mutfakta yemek kaçırırken!..




Barbunya fasulye bulmuş, mutfak dolabının üzerinde yiyor.



Hakan kışın dışarı çıkamadığından evde çok sıkılıyor. Pencereden dışarıyı seyrediyor.